-
1 nişan
nişan Zeichen n, Merkmal n; Kennzeichen n; Zielscheibe f; Ziel n; Verlobung f; Orden m, Auszeichnung f;nişan almak zielen, anlegen (auf A), schießen; einen Orden bekommen;nişan atmak schießen, feuern;nişan bırakmak eine Spur hinterlassen;nişan halkası (oder yüzüğü) Verlobungsring m;-i nişan koymak sich D merken A; kennzeichnen A;nişan takmak den Verlobungsring anstecken; den Orden anlegen;-e nişan vermek jemandem einen Orden verleihen; (-den) einen Vorgeschmack geben von D;nişan yapmak sich verloben -
2 bir
bir ein; Eins f; Artikel ein, eine; einzig (z.B. Gott); (nicht verschieden) gleich; gemeinsam (z.B. Kasse); nur allein ich, du; ein Mal; adv einmal; mal;bir ağızdan im Chor singen;bir araba eine Fuhre; fig eine Menge;bir araya zusammen;bir araya gelmek zusammenkommen;bir aşağı bir yukarı dolaşmak hin- und herspazieren;bir bakıma bei näherem Hinsehen;bir bir einer nach dem Anderen; eins nach dem Anderen;bir daha noch (ein)mal;bir de und auch; noch dazu; und da …; nun; mal nachsehen usw;bir derece (oder dereceye kadar) bis zu einem (gewissen) Grad;-i bir etmek vereinen; vereinheitlichen;bir gelmek sich ausgleichen;bir gün eines Tages;-e bir hal olmak einen Unfall haben; nicht geheuer zumute sein D; sich seltsam aufführen;bir hoş seltsam, merkwürdig;bir içim su Mädchen bildhübsch;bir iki einige; ein- zweimal;bir iki derken im Handumdrehen;bir iyi(ce) gehörig, ordentlich;1 Nisan şakası Aprilscherz m;1 Mayıs Tag m der Arbeit;bir nice eine ganze Menge;bir numaralı Nummer eins, hervorragend;bir o kadar noch einmal so viel;bir örnek uniform, unisex; einheitlich;bir şeyler, bir şeyler und so weiter, und so weiter;bir türlü ein und derselbe;bir türlü olmuyor es klappt einfach nicht;yapsam bir türlü, yapmasam bir türlü ob ich es tue oder lasse, habe ich Nachteile;bir vakit damals; (der)einst;bir varmış bir yokmuş Märchen es war einmal;bir yastığa baş koymak Mann und Frau sein;bir yerde irgendwo, gewissermassen;bir yere getirmek ansammeln, konzentrieren;bire bin katmak maßlos übertreiben;günün birinde eines schönen Tages;bir tuhaf bakıyor er sieht so seltsam herüber;gitmesiyle gelmesi bir oldu kaum war sie gegangen, als sie wieder kam
См. также в других словарях:
nişan koymak — (bir şeyi veya bir şeye) ileride tanıyabilmek veya ölçebilmek için bir şeyin durumunu, onun herhangi bir özelliğini akılda tutmak veya iz bırakmak Dönüşte yolumuzu şaşırmamak için şu çifte kavakları nişan koymuştuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
nişan — is., Far. nişān 1) İşaret, iz, belirti, alamet 2) Nişanlanma sırasında yapılan tören Bizi nişana çağırdılar. 3) Evlenmek üzere birbirine söz verme, nişanlanma Nişanı bozmuşlar. 4) Kurşun, taş vb. ile vurulmak istenen hedef 5) Hedefi vurmak için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nişanlamak — i, le 1) Bir çiftin evlenme işinin kararlaştığına belirti olarak parmaklarına yüzük takmak, yavuklamak Ali Ağanın kızını yarı yalvarma, yarı yıldırma ile bana nişanlayıvermişlerdi. S. F. Abasıyanık 2) Bir hedefi vurmak için silah, taş vb.ne belli … Çağatay Osmanlı Sözlük
beletmek — nişan, işaret koymak … Beypazari ağzindan sözcükler
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
TERKİM — Rakamlamak, rakam koymak. * Nişan eylemek. * Yazma. * Yarma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TERZİZ — Kâğıda nişan ve alâmet etmek, işaret koymak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük